BLOG

BLOG

85 Yıldır Dinmeyen Özlem: 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü


10 kasım atatürk'ü anma günü, 10 kasım atatürk'ü anma günü ile ilgili yazılar

Cumhuriyetimizin kurucusu ve bugünlerimizin mimarı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatı; Türk toplumunun belki de en büyük kaybı. Hayatı savaş meydanlarında geçmiş, ömrünü ülkesine adamış bir lider olan Atatürk'ün miras bıraktığı inkılaplar ve ''En Büyük Eserim.'' olarak adlandırdığı Cumhuriyet; bugün bizlere emanet. Toplum hayatından eğitime birçok alanda inkılap yaparak bizlere bağımsız ve çağdaş bir ülke bırakmayı hedefleyen Atatürk'ün fikirlerini yaşatmaya devam ediyor, her yıl 10 Kasım'da onu büyük bir özlemle anıyoruz. Bu yazımızda sizlere Atamızın bizlere bıraktığı 5 önemli mirasından bahsedeceğiz.
 

Atatürk Sayesinde Kadınlar Seçme ve Seçilme Hakkını Kazandı

Cumhuriyet öncesinde kadınların toplumdaki yerini tarif etmek zor. Seçme ve seçilme hakkı olmayan, söz hakkı tanınmayan, çalışma hayatına kısmen girebilen kadınlar; Atatürk sayesinde hak ettiği haklara sahip oldu. Kadınlara son derece önem veren ve onların ezilen değil, göklere çıkartılan olması gerektiğini savunan Atatürk'ün bu konudaki devrimi Türk toplumunda kadının tanımını tamamen değiştirdi. Atatürk önderliğinde iktisadi ve siyasi hayata dâhil olmaları için bir takım düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemelerin neticesinde kadınlar seçme ve seçilme hakkı olan, eşit eğitim ve çalışma hakkına sahip olabilen güçlü bireyler haline geldi.
 

Çocukları Öyle Çok Severdi ki Onlara Bayram Armağan Etti

atatürk 10 kasım sözleri,

23 Nisan 1920'de açılan Büyük Millet Meclisi aslında Türk toplumunun yeni bir devlet kurduğunun ilanıydı. 23 Nisan 1921'de alınan kararla 23 Nisan'ın millî bayram olmasına karar verildi. O günden itibaren 23 Nisan Hâkimiyet-i Milliye Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. 1922 yılında Ankara'da gerçekleştirilen ilk Hâkimiyet-i Milliye Bayramı'ndan itibaren çocuklar ön plana çıktı. Atatürk'ün önem verdiği ve desteklediği Himaye-i Etfal Cemiyeti yani günümüzdeki anlamıyla Çocuk Esirgeme Kurumu için 23 Nisan kutlamalarında yardım toplanmaya başlandı. Kuruma ait rozetlerin çocuklar tarafından yardım amaçlı satılması üzerine çocuklar, bu bayramın simgesi hâline geldi. Böylece Hâkimiyet-i Milliye, 23 Nisan 1925 yılında Çocuk Günü olarak belirlendi. 1926 yılından itibaren de Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlandı.
 

Medeniyetin Ayak Sesleri: Soyadı Kanunu 

Osmanlı döneminde soyadı kullanılmadığı için isimlere ek olarak baba adları, doğum yerleri veya ailelere verilen takma isimler eklenirdi. Bu durum özellikle resmî işlerde olmak üzere birçok alanda karışıklıklara yol açıyordu. Molla, paşa ve efendi gibi ünvanlar kaldırılarak 21 Haziran 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkarıldı ve bu kanun 1935 yılında yürürlüğe girdi. Çıkarılan Soyadı Kanunu'yla birlikte aile üyeleri ortak kullanacağı bir soyadı seçti ve isimlerinin ardına bu soyadları eklendi. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e Atatürk soyadı, 24 Kasım 1934 tarihinde verildi ve bu soyadını kendi ailesi dâhil olmak üzere kimsenin almaması kararı çıkarıldı.
 

Gelişimin ve İlerlemenin Temeli: Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi

Eğitim, Atatürk için gelişimin temelini oluşturuyordu. Tevhid-i Tedrisat Kanunu olarak isimlendirilen bu kanun eğitim sisteminin yenilenmesi, modern, laik ve millî esasların eğitimle birleştirilmesi amacını taşır. Böylece eğitim sistemi o dönemin Maarif Vekaleti olan Millî Eğitim Bakanlığına bağlanarak tüm sistem bir çatı altında toplandı. Eğitimde laik ve modern bir yapılaşma hedeflendi. İlköğretim ücretsiz ve zorunlu oldu.

 

Toplumun Yara Bandı: Türk Medeni Kanunu

Osmanlı Dönemi'nde hukuk işleri din kurallarına göre yönetiliyordu. Bu nedenle hukuk yapısı, kişilerin hak ve borçları, miras sorunları, kiralama, satın alma gibi konularda Türk toplumunun gereksinimlerini karşılamak noktasında yetersiz kalıyordu. İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanan Türk Medeni Kanunu, 17 Şubat 1926 yılında yürürlüğe girdi. Kanunun en büyük getirisi şüphesiz, kadın-erkek eşitliğini sağlaması. Atatürk'ün kadınlara verdiği önemi gösteren bir diğer yenilik ise kadınlara boşanma hakkının tanınması. Ayrıca tek eşli evlilik modeli getirilerek aile birliği de koruma altına alındı. Resmî nikâh zorunlu kılınarak çok eşliliğin önü kesilmiş oldu. Kısacası Atatürk, Türk Medeni Kanunu'yla tüm toplumda eşitliği hedefledi.

 

Ve Bize Kalan, Hiç Dinmeyen Bir Özlem

85 yılın ardından dinmeyen bir özlemi kalbimizde taşımaya devam ediyoruz. Atatürk'ün sahip olduğu milliyetçi, laik ve çağdaş fikirlerinin ışığında yaşayabildiğimiz için ona minnettarız. Bu minnet duygusu öyle derin ki onsuz geçen bunca zamandan sonra bile onu hiç görmemiş, tanıma fırsatına sahip olamamış, gencinden yaşlısına hepimiz; onu derin bir hasret ve tarifsiz bir sevgiyle anıyoruz. Her yıl 10 Kasım'da Anıtkabir ziyaretçilerle dolup taşıyor, okullarda sirenler çalıyor, kalbi titreyen herkes saygı duruşunda bekliyor. Hiçbir şey bu özlemi hafifletmiyor belki ama biz Türk'ün atası Atatürk'ün izinden ilerlemeye devam ediyoruz.

Sonsuz saygı ve özlemle…

 

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir: