BLOG

BLOG

100. Yıl Dönümünde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızın Görkemli Tarihi


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Tarihi

29 Ekim 1923'te, tam 100 yıl önce, bir millet küllerinden yeniden doğdu ve yepyeni, modern bir devletin ayak sesleri tüm dünyaya duyuruldu. Geçen bu 100 yıl içerisinde çok fazla yol kat edildi, sayısız zorlukla mücadele edildi. Peki, Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyeti kurarken hangi yollardan geçti ve 29 Ekim'de neler yaşandı? İşte tüm dünyaya ilham olan Cumhuriyet Bayramı'mızın görkemli tarihi!

 

Yıkıcı Birinci Dünya Savaşı Yenilgisi

İkinci Meşrutiyet rejiminin ilan edilmesinden yaklaşık altı ay sonra Birinci Dünya Savaşı patlak verdi. 1914'te başlayan savaşa dünyanın en güçlü devletleri katıldı. Ülkemiz, Osmanlı İmparatorluğu olarak  İttifak Devletleri tarafında yer aldı ve Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ile birlikte savaştık. Karşımızda ise İtilaf Devletleri yani İngiltere, Fransa, Çarlık Rusya, Sırbistan, Portekiz, İtalya, Yunanistan, Romanya ve ABD vardı. Osmanlı İmparatorluğu ve müttefikleri, dördüncü yılın sonunda mağlup oldu. Topraklarımızı ise İngiltere, Fransa, Yunanistan ve İtalya paylaşmaya başladı.

 

Yenilgiyi Kabul Etmeyen Bir Liderin Önlenemez Yükselişi

Ülkesinin adım adım işgal edildiğini gören Mustafa Kemal Atatürk, daha fazla dayanamadı ve millî birlik fitilini ateşlemek için 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. Burada Millî Mücadele'nin sinyallerini veren Ulu Önder, çeşitli kongreler düzenledi ve halkı örgütlemeye başladı. Erzurum, Sivas, Balıkesir gibi pek çok yerde kongre düzenleyen Mustafa Kemal Atatürk; "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!" diyerek işgallere karşı bir isyan dalgası başlattı. Onun Samsun'a gelişi, Kurtuluş Savaşı'nın başlangıç tarihi olarak kabul ediliyor ve o günden beri coşkuyla kutlanıyor.

 

Ulu Önder, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni Topladı

Mustafa Kemal Atatürk, yurdun dört bir yanında gerçekleştirdiği kongreler aracılığıyla birçok insana ulaştı. Yurdun her köşesinden milletini temsil etmek üzere gelen delegeler, 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde toplandı ve millî birliğin en güzel örneğini oluşturdu. Meclisi kuran delegeler meclis başkanı olarak Mustafa Kemal'i seçti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, onun önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlatmış oldu.

Kurtuluş Savaşı iki ayrı alanda ilerliyordu. İlki düzenli orduydu. Düzenli ordumuz Sakarya'da, İnönü'de, Dumlupınar'da düşmanla savaştı. Kuvayımilliye olarak adlandırılan halk ordusu ise bulundukları kentlerde düşmana âdeta çelme takmaya başladı. Ülkenin dört bir yanında bulunan her güç, kurtuluş mücadelesi için seferber edildi ve sonunda düşman, topraklarımızdan atıldı.


Galip Devlet Olarak Lozan'a Gittik

Artık galip olan taraf bizdik ve ülkemizi işgal etmeye çalışanlar büyük bir yenilgiyle hüsrana uğramıştı. Sadece ülkemizi işgal etmeye çalışanlara karşı değil, eski rejimi kaybetmek istemeyen gericilere karşı da savaşmış ve kazanmıştık. Şimdi söz sırası bizdeydi. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni temsilen İsmet İnönü, Sağlık Bakanı Rıza Nur ve İktisat Eski Bakanı Hasan Bey; 24 Temmuz 1923 tarihinde barış anlaşmasını imzalamak için Lozan'a gitti. Masada İngiltere, Yugoslavya, Fransa, SSCB, Portekiz, İtalya, Japonya, Belçika, Yunanistan, Romanya ve Bulgaristan temsilcilerinin olduğu yoğun bir kalabalık bizi bekliyordu. Bu antlaşma ile varlığımızı, özgürlüğümüzü tüm dünyaya resmen kabul ettirmiş ve işgalci güçlerden kurtulmuştuk. Ancak yeni bir devletin temelleri atılmış olsa da henüz devletin yönetim biçimi belirlenmemişti.

 

Yeni Rejim: Cumhuriyet!

29 Ekim Cumhuriyet BayramıKüçüklüğünden itibaren devlet yönetimlerine ilişkin eserler okuyan ve araştırmalar yapan Mustafa Kemal Atatürk'ün, devletin rejimi ile ilgili aklındaki tek düşünce, cumhuriyetti. Saltanatın kaldırılmasından sonra cumhuriyet fikri daha da yeşermiş ve Lozan'dan sonra âdeta netleşmişti. Atatürk, devletin rejiminin cumhuriyet olduğunu belirten önergeyi meclise sundu ve önerge meclis tarafından kabul edildi. Kurulan cumhuriyet yönetiminin ilk cumhurbaşkanı da meclis kararıyla Mustafa Kemal Atatürk oldu.

Düşmanlar ne kadar güçlü olsa da elinde cesareti ve kararlılığı olan bir millet, yenilmez olduğunu herkese bir kere daha gösterdi. Tüm dünyayı etkileyen, siyasi kararları değiştiren ve özgürlüğüne kavuşmayı arzulayan toplumlara ilham olan şanlı başarımız; cumhuriyet ile taçlandı. Artık yönetimde halk söz sahibi olacaktı!

 

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir: