BLOG

BLOG

Zafer Coşkusu: 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın Ülkemize ve Geleceğimize Kazandırdıkları


Her sene yaz mevsimini uğurlarken yılın en anlamlı günlerinden birine de gözlerimizi açıyoruz: 30 Ağustos. Bu tarih, Türkiye topraklarında bağımsızlığın kazanıldığı ve özgürlüğün filizlendiği o kutlu günün yıl dönümü.

Zafer Bayramı her yıl ülkemizin dört bir yanında büyük bir gururla kutlanmaya devam ediyor. Sonsuz semalarda dalgalanan ay yıldızlı bayrağımız, kazanılan zaferin ölümsüzlüğünü simgelerken kalplerimizde hissettiğimiz gurursa bağımsızlık irademizi yeniden güçlendiriyor. Dilerseniz gelin, Türk milleti olarak varlığımızı ve yarınlarımızı borçlu olduğumuz 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın bize kazandırdıklarına daha yakından bakalım.

 

Kutlu Zafer Nasıl Başladı?

1926'dan beri "Zafer Bayramı" olarak kutlanan 30 Ağustos, bir milletin küllerinden doğuşunun en önemli sembolüdür. Çünkü bu büyük zafer, oldukça uzun ve zorlu bir mücadelenin sonucunda kazanıldı. 

Yediden yetmişe herkesin maddi ve manevi tüm varlığını ortaya koyduğu Milli Mücadele, Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak basmasıyla başlamıştı. Kurtuluş Savaşı'nın son safhası olan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'yse Anadolu'da yeni bir devletin temellerinin atıldığı tarihi bir dönüm noktasıydı.

Milli Mücadele’nin son ve en kritik evresinde birinci vazife, vatanı Yunan işgalinden kurtarmaktı. Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat komuta ettiği Başkomutanlık Meydan Muharebesi, güçlü bir direnişin ardından 30 Ağustos 1922'de Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı. Bu tarih, dört yıl sonra milletimiz için her yıl kutlanacak bir bayrama dönüştü.

Mustafa Kemal'in hafızalara kazınan o meşhur "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emri de işte bu zaferin hemen ardından, Yunan birliklerini batıya sürerek İzmir'i ve çevresini kurtarmak amacıyla verilmişti.

 

30 Ağustos Zafer Bayramı'nın Önemi

Büyük zaferin ardından Türk milletinin makûs kaderini değiştirecek antlaşmaların temeli atıldı ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ne adım adım yaklaşıldı. 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla Doğu Trakya, herhangi bir çatışma yaşanmadan Yunan birliklerinden alındı. Ancak barış yalnızca silahların susmasıyla sağlanamazdı. Türkiye'nin bağımsızlığının diplomatik alanda da tanınması gerekiyordu.

24 Temmuz 1923'te Türkiye için yepyeni bir dönem başladı. Bağımsızlığımızı uluslararası alanda tescilleyen Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Sevr Antlaşması'nın dayattığı ağır şartlar kaldırıldı, savaş meydanlarında verilen büyük mücadelenin hakkı, diplomasi masasında da karşılık buldu. Yıllarca süren işgal, Türk ordusunun kararlılığının yanı sıra Anadolu halkının gösterdiği birlik ve beraberlikle sona erdi.

İşte tam da bu nedenle 99 yıldır her 30 Ağustos'ta, "Ya istiklâl ya ölüm." inancıyla çıkılan bu yolda bağımsızlık uğruna verilen büyük mücadeleyi ve milli iradenin simgesi hâline gelen bu şanlı günü gururla kutluyoruz.

 

Her Yıl Aynı Rotada: Zafer Yürüyüşü

Her yıl 25 Ağustos gecesi, Mustafa Kemal Paşa’nın komutanlarıyla birlikte Kocatepe’ye yaptığı tarihi yürüyüş, binlerce kişi tarafından yeniden gerçekleştiriliyor. Büyük Taarruz'un yaşandığı bu bölgeler, 2005'te "Zafer Yolu" olarak tescillendiğinden ulusal miras statüsünde koruma altında tutuluyor.

Afyonkarahisar Valiliği tarafından düzenlenen, 14 kilometrelik savaş güzergâhını kapsayan bu yürüyüşe, yediden yetmişe Türk bayrağını alıp gelen herkes katılabiliyor. Yıllar önce milletin sırt sırta vererek gece gündüz yürüdüğü bu yol, artık dalgalanan Türk bayraklarıyla yeniden geçiliyor. Zafer için adımlanan bu yollar, tarihimize duyduğumuz sonsuz minneti bizlere bir kez daha hatırlatıyor.

 

Başımız Dik, Yolumuz Aydınlık!

Bugün geleceğe umutla bakabiliyorsak Mustafa Kemal Paşa'nın ve silah arkadaşlarının tam 103 yıl önce düşman birlikleriyle canları pahasına verdikleri mücadele sayesindedir. Her yıl gururla kutladığımız ve "İyi ki!" dedirten 30 Ağustos Zafer Bayramı, bizim için askerî bir başarıdan çok daha fazlası. İşgal altındaki Anadolu topraklarının asla terk edilmeyeceğini tüm dünyaya ilan eden şanlı zaferimiz, bize hem bir galibiyet hem bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni armağan etti. Bu zafer kazanılmamış olsaydı belki de kendi vatanımızda kaderimizin yazgısını belirleme şansımız hiç olmayacaktı.

Ordunun yanında halkın da el ele verdiği bu mücadele, şüphesiz ki biz Türklere milli birlik ve beraberlik duygusunu en derinden hissettirdi. Yıllar önce gösterdiğimiz bu direniş, bugün hâlâ Türk milletinin sarsılmaz dayanışmasının önemli bir göstergesi olarak parmakla gösteriliyor.

Ay yıldızlı bayrağımızın altında düşüncelerimizi özgürce dile getirebiliyor, özgür bir şekilde yaşayabiliyorsak bu Zafer Bayramı'nın bize armağanıdır. Çünkü 30 Ağustos, Türk milleti için hiçbir zaman yalnızca takvim yaprağından ibaret olmadı, olmayacak!

 

Aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz: