BLOG

BLOG

BOĞAZ’IN İNCİSİ KIZ KULESİ'NİN GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE HİKÂYESİ


kız kulesi

İstanbul’un siluetinin ayrılmaz bir parçasıdır Kız Kulesi. Nice filmlerde yer almış, nice şiirlere ilham olmuştur bu yapı. Üsküdar’ın sembolü olan Kız Kulesi, Bizans devrinden kalan eserlerden bir tanesidir. Kız Kulesi, Avrupalı tarihçiler tarafından Leander Kulesi olarak da adlandırılmaktadır. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Kız Kulesi’ni “Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkârane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam 80 arşındır. Yüzölçümü ise iki yüz adımdır, iki taraftan yerde kapısı vardır.” şeklinde tarif etmektedir. Bizans döneminde gümrük istasyonu; Yunan döneminde mezar; Osmanlı döneminde ise karantina, sürgün ve savunma kalesi amaçlı kullanılmıştır. Fakat yıllar içinde gemilere yol gösterme amacını hiç kaybetmemiştir. Diğer bir yandan Kız Kulesi’nin tarihî hikâyeler ile bezelidir. Haydi gelin bu hikâyelere bir göz atalım…

 

Hero ve Leandros’un aşkı

Eski zamanlarda tanrıça Afrodit adına Üsküdar’da bir tapınak bulunurmuş. Hero adlı bir rahibe ise bu tapınakta görev yaparmış. Hero’nun görevi, kuledeki kumrulara bakmakmış. Düzenli olarak her yıl ilkbaharda, tapınak çevresinde törenler yapılırmış. Aşkı bulamayanlar Afrodit’e mabedinde yakarırmış. Yine bu törenlerin bir tanesinde aşkı bulmak isteyen Hero, karşı kıyıdan gelen Leandro ile karşılaşmış. Bu tanışmanın üzerine Leandros, her gece kuleye gelmiş. Kule her gece bu genç aşıkların aşkına tanıklık etmiş. Rivayete göre Leandros’un geldiği fırtınalı bir günde, kıskanç bir rahip kule fenerlerini kapatmış. Leandros ise fırtınada ve karanlıkta yolunu kaybetmiş, boğaz sularında boğularak ölmüş. Lenadros’un acısına dayanamayan Hero da kendini Boğaz’ın sularına bırakmış…

kız kulesinin hikayesi

 

Battal Gazi

Bir diğer hikâye ise Battal Gazi ve kulede kalan Osmanlı Tekfurunun kızı ile ilgilidir. İstanbul'u kuşatmak isteyen Battal Gazi sonuç alamaz. Bunun üzerine Kız Kulesi'nin önünde bulunan kıyıda 7 yıl karargâh kurarak bekler. Söylenene göre 7 yıl burada kalmasının asıl sebebi, Üsküdar Tekfuru’nun kızına âşık olmasıdır. Bu durumdan haberdar olan ve korkan Üsküdar Tekfuru, hazineleri ve kızını kuleye kapatır. Şam seferi sonrasında kuleye giren Battal Gazi ve askerleri, tekfurun kızını ve hazineleri alarak uzaklaşır. Halk arasında söylenen ‘’Atı alan Üsküdar’ı geçti.’’ deyişi de buradan gelmektedir…

kız kulesi tarihi

 

Yılan ve imparatorun kızı

Bizans imparatorunun kızı olur ve kızını yetiştirmeleri için ülke bilginlerini görevlendirir. Fakat görevlendirilen bilginlerden bir tanesi, imparatorun kızının 18 yaşına geldiği zaman bir yılan tarafından sokulacağını söyler. Kral bu bilgiden etkilenerek küçük bir ada üzerinde bulunan kuleyi düzenletir ve kızını oraya yerleştirerek korumaya çalışır. Tüm bu önlemlerin alınmasına rağmen 18 yaşına basan imparatorun kızı, hediye olarak gönderilen üzümün içinden çıkan yılan tarafından sokulur ve zehirlenir. İmparator bu olayla birlikte kaderden kaçılamayacağını anlar. Fakat yine de toprakta yılanlar tarafından yenileceğini düşünerek kızının bedenini mumyalatır ve pirinç tabuta koydurur. Daha sonrasında Ayasofya’nın yüksek duvarlarından bir tanesine yerleştirir…

 

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir: