BLOG

BLOG

Yerebatan Sarnıcı Hakkında Bilmedikleriniz


Bu yazımızda sizi, geçmişten günümüze bütün görkemi ile bizi karşılayan Yerebatan Sarnıcı’na, Sultanahmet’in kalbine götürüyoruz. Geçmiş medeniyetlerin izlerini bulacağınız, kendinizi bambaşka bir boyutta hissedeceğiniz keyifli bir yolculuğa hazır mısınız? Haydi gelin, Yerebatan Sarnıcı'nın tarihi derinliklerine inelim!

Kültürün ve tarihin cazibe merkezi İstanbul’da yer alan Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya ve Cağaloğlu arasında yer alan büyük bir sarnıç. İlk Çağ’da kentin su ihtiyacını karşılamak için yapılan sarnıcın içinde halen su bulunuyor; ancak sarnıç günümüzde büyüleyici bir tarihi eser niteliği ile ziyaretçilerin görüşüne sunuluyor.

Tarihin bütün dönemlerinde pek çok kez işgale uğramış önemli bir şehir olan İstanbul, Bizans imparatorlarının emriyle şehrin su ihtiyacını karşılamaları amacı ile su sarnıçları ile donatılmıştır. 6. yüzyılda İmparator Iustinianos tarafından yaptırılan sarnıç, Osmanlı Dönemi’nde de uzun süre halkın su ihtiyacını karşıladı. Sarnıç içerisinde yer alan su, Cebeciköy Kemeri ile 19 km uzaklıkta yer alan Belgrad Ormanı’ndan elde edildi.

 

Yerebatan Sarnıcı’nın Fiziksel Özellikleri ve Gizemi

Yerebatan Sarnıcı'nın hakkında bilgi almak isteyen birçok kişi Yerebatan Sarnıcı'nın özelliklerini merak etmektedir. Uzunluğu 140 metre olan Yerebatan Sarnıcı’nın genişliği 70 cm olup yüksekliği ise 8 metredir. Sarnıcın içerisinde 80.000 metreküp su bulunuyor. Sarnıcın üst kısmı kapalı olup bu kısımda 12 sıra halinde 4’er metre aralıklarla dizilen 336 sütun yer alıyor. Sarnıcın kuzeybatı köşesinde yer alan 2 sütun, altında kaide olarak yapılan 2 Medusa başıyla Roma Dönemi’nin heykeltıraşlık sanatına da örnek gösterilir.

4. yüzyıla ait olan Medusa başlarının hangi yapıdan alındığı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Medusa başlarının biri yan, biri ise ters çevrilmiş görünümdedir. Çok tanrılı dinden, tek tanrılı dine geçişi temsil ettiği düşünülen Medusa başları hakkında pek çok rivayet bulunuyor. Bir inanışa göre; ona bakan kişilerin taşlaştığı düşünülmekte.

Diğer inanışa göre ise Jüstinyen; Arap ordularının İstanbul’a doğru yola çıktığını öğrenir ve sarnıcın hızlı şekilde yapılmasını ister. Sütun kaidesi olarak kullanılan taşların özelliği düz, yatık ya da ters şekilde dizilmesi. Bu aşamada estetik görünüm bir kenara bırakılarak sarnıcın kısa sürede tamamlanması amaçlanmıştır.

 

Yerebatan Sarnıcı’nın Özgün Atmosferi

Yerebatan Sarnıcı’nın Tarihi Özellikleri

Huzur, sessizlik ve en önemlisi biraz ürperti duyacağınız sarnıç, bugünlerde müze olarak kullanılıyor. Uluslararası ve yerel birçok misafire de ev sahipliği yapan Yerebatan Sarnıcı’nın diğer adı ise “Bazalika”dır. 532 yılında yaptırılan sarnıç, İstanbul şehrinin en büyük kapalı sarnıcı olma özelliği taşıyor. Yapımında özellikle eski sütün taşlarının kullanılması, günümüzde de gösterişli görünümünü korumasına yardımcı oluyor. Su yalıtımı için kullanılan özel harçlı sıvası, sarnıcın en önemli özellikleri arasında yer alıyor. Mükemmel atmosferi ve özel tarihi dokusuyla hala ziyaretçilerini büyülemekte olan sarnıcın içerisinde yer alan suda, yapılan restorasyon çalışmalarından önce balıklar yer almaktaydı. Yapılan yeni düzenlemelerden sonra sarnıçtaki fiziksel koşulların ve bazı alanlardaki su seviyesinin, balıkların yaşaması için uygun olmaması sebebiyle balıklar sarnıçtan kaldırıldı.  

Yerebatan Sarnıcı, müze olarak kullanılmasının yanı sıra konserlere ve görsel şölenlere de ev sahipliği yapıyor. Bu görkemli yapıda konser etkinliğine katılmak size geçmişle şimdiki zaman arasında adeta bir boyut geçişi yaşatacak. Sizce de çok enteresan olmaz mıydı?  Ziyaret sırasında sarnıç içerisindeki suya demir paralar atarak dilek tutmayı unutmayın!

 

Yerebatan Sarnıcı’nda Mistik Bir Yolculuk 

İstanbul’un fethedilmesinden yüz yıl sonra balıkçılar tarafından keşfedilen sarnıç, günümüzde tarihi eser niteliği taşıyarak ilgi odağı olmaya devam ediyor. Sarnıcın bitiş noktasında oyma ve kabartmalar şeklinde yapılan tavus gözleri ile gözyaşı taşları bulunuyor. Bir diğer adı ile “Ağlayan Sütun” olan gözyaşı sütunu, nemli bir yapıya sahip olmasından dolayı ağlıyor hissi uyandırır. Ağlayan Sütun’un hemen arkasında ise dilek havuzu bulunuyor. Sarnıcın gezilmesi sırasında gezi platformu üzerinde kendinizi su üzerinde yürür gibi hissedebilirsiniz. Sarnıca girdiğiniz an, ilk basamaktan itibaren tarihin gizemine kapıldığınızı hissederek daha emin adımlarla gezmeye devam edebilirsiniz. Sarnıçta yürümeye başladığınız andan sonra merdiven ortasına geldiğinizde; İstanbul’un en büyük sarnıcını keşfetmeye hazır olun! Sütunların dizilişleri, başarılı şekilde yapılan aydınlatma sistemi sayesinde büyüleyici bir atmosfer yaratıyor. İki imparatorluğa şahitlik etmiş olan Yerebatan Sarnıcı; gerek tarihi özellikleri gerekse de ilginç taş ve sütunları ile günümüzde sıkça ziyaret edilen müzelerden biri olma özelliğini koruyor!

2016 yılında restorasyonuna başlanan Yerebatan Sarnıcı’ndaki çalışmalar 2022’nin Temmuz ayında tamamlanarak tekrar kapılarını ziyaretçilerine açtı. Şehir için oldukça önemli bir değere sahip olan sarnıç, yapılan değişiklikler ile olası İstanbul depremine karşı dayanıklı hale getirildi. Yerebatan Sarnıcı, dikkat çekici düzenlemelerin ardından yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oldu. İçeride düzenlenen kültür ve sanat etkinlikleri, ışık şovları ve ortama mistik ruh katan heykeller ile açıldığı günden beri yoğun bir şekilde ziyaretçi ağırlıyor. Sizler de kesinlikle bu tarihi atmosferde bulunmalı, yüzyıllar öncesine keyifli bir zaman yolculuğu yapmalısınız.

 

Etkinlik ve Ziyaretler

Sarnıcı gezmek isterseniz haftanın her günü 09.00 - 22.00 saatleri arasında ziyarete açık. Ayrıca belirli günlerde 22.00 - 00.00 saatleri arasında Night Shift etkinlikleri de yapılıyor.

Eğlence ve sosyalliğin canlı noktası haline gelen tarihi Yerebatan Sarnıcı’ndaki sergi ve etkinlik duyurularını web sitesi adresinden takip edebilir ve online bilet satın alabilirsiniz.

https://yerebatan.com/haberler/haberler-ve-duyurular/

 

Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir: